Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Nevşehir Göreme ve peri bacalarına

Resim
Nevşehir Göreme ve peri bacalarına Söylenceye göre Göreme'nin Peri Bacaları'nda insanlarla periler bir arada yaşamamıştır. Periler her konuda insanlara yardımcı olurlar, düğünlerde saz söz eğlence herşey yapılır, eğlencelerde üzüm şırasının içine girip, insanları sarhoş ederler. Nerede şenlik, eğlence varsa orada periler insanların hizmetindedir. Böyle yaşayıp giderken insan padişahının oğlu, Peri Padişahının kızına sevdalanır. İnsanlar derin derin düşünür "Periler çoluk çocuğumuzun arasına karışırsa halimiz ne olur?" diye kaygılanırlar. sonunda perilere savaş açarlar. Avcı kılığında perilerin yaşadığı kayalara saldırırlar. Birer güvercin olup uçan periler o gün bu gündür, buralardaki sayısız güvercinlikte yaşamlarını sürdürmektedir. Avcılar Kasabası, perilere savaş açan avcıların yurdu sayılır. Üçhisar ve Ortahisar'sa savunma noktalarıdır. Göreme yöresindeki yeraltı kentlerinde bir zamanlar devlerin yaşadığına inanılmaktadır. Birbirine açılan odal

Kütahya Kale'nin kuruluşuna ilişkin söylence

Kütahya Kale'nin kuruluşuna ilişkin söylence Bir zamanlar Kütahya'da minare gibi uzun boylu çok güçlü insanlar yaşamaktadır. Ömürleri de boyları gibi uzundur. Kimileri susayınca eğilip felent'ten (Kente 3 km uzakta çay) su içebilmektedir. Bir gün bunlardan yan yana dizilmeleri istenir. Dizinin bir ucu Yoncalıya öbür ucu Nemrut Kayası'na uzanır. Başkanın buyruğuyla Nemrut Kayası'ndan parçalar kesilir,işlenir,oda büyüklüğündeki kaya parçaları elden ele geçirilerek kentin yakınındaki tepeye taşınır. Kalenin yapımı uzun sürer. Bedenler örtülür, saraylar kurulur.su mahzenleri yeraltı yolları yapılır.Görkemli bir kale ortay çıkmıştır.bu sırada bir yaşına yaklaşmış reis'in üçyüz yaşında bıyıkları yeni terlemiş bir oğlu vardır.Günün birinde oğlu ölür.O güne değin ölümle ilk kez karşılaşan baba'nın beli bükülür ve yaptırdığı kaleye bakıp bakıp : Üç yüz yaşında bir oğlum öldü hamıtıraş Bu diyarda ölüm olduğunu bilseydim komazdım taş üstüne taş

Kastamonu Bayraklı Sultan söylencesi

Kastamonu Bayraklı Sultan söylencesi Bayraklı Sultan ,Kastamonu Kalesi'nin batı burçlarında bir yatır türbesidir.Kastamonulular buraya mum yerine bayrak dikerler.Buna ilişkin anlatılanlar şöyledir: Kastamonu Kalesi Selçuklularca kuşatılmıştır.Kuşatma uzamış yiğitlerin sabrı tükenmiştir.Günün birinde toplanır karar alırlar:Ertesi gün güneş doğmadan kaleye saldırı düzenlenecek ,ne olursa olsun kale alınacak,bayrağı kaleye ilk diken yiğide armağan edilecektir. Ertesi sabah zorlu bir saldırıya girişilir.Öğleye doğru savaş iyice kızışmıştır.Bu sırada ünlü yiğit Yunus Mürebbi Haykırır:"Ardımdan gelin,Beni kollayın.bu kaleye sancağı ilk ben dikeceğim." ok gibi fırlayıp elindeki ipi burcun sivri dişlerine takar,kaşla göz arasında burca tırmanır.Koynundan kılıcını çıkarıp yiğitçe dövüşür.Ardındakiler de burca çıkar.Vuruşmaya başlar.Yunus Mürebbi sancağı kaleye dikmiştir.savaş bitmiş sancak kalede dalgalanmaktadır.Ama Yunus Mürebbi görünmez.Adamları onu bulduklarında ,kanlar

İstanbul İstanbul'un kuruluşuna ilişkin söylence

İstanbul  İstanbul'un kuruluşuna ilişkin söylence Megaralı Bizans,Kendi halkı için bir kent kurmaya niyetlenir.Delf bilicisine başvurarak yer sorar.Bilici şöyle der:"Bu kenti körler ülkesinin karşısına kur." Bizans bilicisinin söylediği yeri bulmak için hazırlıklara girişir,göç başlar.Günün birinde Sarayburnu'na gelirler.Buradan çevreyi seyrederken,Kadıköy'de kurulmuş kenti görür."Bu kenti neden halşen benim bulunduğum yere değil de karşıki çorak yere kurmuşlar.Bu adamlar kör mü" diye düşünür.Birden bilicinin sözlerini hatırlar.Aradığı yeri bulmuştur.Kentini bulunduğu kıyıdaki yemyeşil yedi tepe üzerine kuracaktır.Kısa sürede kurulan kente Bizans adı verilir. İstanbul'un Fethine  ilişkin söylence ll İstanbul'un fethine ilişkin bir söylence de şudur:Fatih Padişah olunca İstanbul'un fethini görüşür devlet yetkilileriyle fakat kimse bu işe rıza göstermez.Hulefai Raşidin'e nasip olmayan fetih ancak Mehdi Hazretlerine nasip olur derler

İçel Kız kalesi ve Gülek söylencesi

İçel Kız kalesi ve Gülek söylencesi Mersinde yaşayan krallardan biri  bir kız çocuğu olsun diye gece gündüz Tanrı'ya yalvarmaktadır.Sonunda dileği gerçekleşir ve güzelliği,zarafeti,yardımseverliği  ile dillere destan bir kızı olur. Bir gün şehre bir falcı gelir kral onu sarayına çağırır.Kızının geleceğini öğrenmek ister.falcı kızın eline bakınca irkilir.Kralın zorlaması üzerine konuşur ve kralım kızınızı bir yılan sokacak buna hiç kimse siz bile engel olamayacaksınız der.Kral durumu kimseye söylemez ama düşünmeden de kendini alamaz.Sonunda Mersin'e 60 km uzaklıkta kıyıya yakın yerde küçük bir adacık üzerinde kızına bir kale  yaptırır.Kızını buraya kapatır.İşin gerçek nedenini bilmeyen kızı günden güne üzülmekte ve zayıflamaktadır.Günün birinde saraydan giden bir üzüm sepeti içinden çıkan bir yılan kızı sokup öldürür. Lokman Hekim ve Şahmeran söylencesi Lokman Hekim'in babası da bir hekimdir ölümü yaklaşır ve bir gün karısını çağırarak ona bir defter v

Hakkari Dım dım söylencesi

. Hakkari Dım dım söylencesi İran'ın kuzeyinde yaşayan Han avden adlı Şahın Hakkarili bir kahyası vardır.Şah becerikli ve dürüst kahyasını çok sevmektedir. Bir gün kırk kişilik bir haydut çetesi ,şahın çiftliğini basar,talan etmek ister.Kahya çetedekilerin otuzunu öldürür,ama bir saldırganın kılıç vuruşuyla sol eli kopar.Şah altın bir el yaptırarak onu ödüllendirir. Günlerden bir gün çiftliği dolaşmaya çıkan kahya,çobanın yanına varır.Öyle yorulmuştur ki,sunulan taze sütü içemeden uyuya kalır.Kavalı süt çanağının üzerine koymuştur.Rüyasında ak bir deniz üzerinden geçerek define bulduğunu görür.Uyanır bu sırada sarı bir sinek kavalın içinden geçerek korudaki mağaraya girmektedir.Düşünü hatırlayıp o da mağaraya girer.Büyük bir define bulur.Mağaranın ağzını örtüp Şah'a varır haber verir.Kendisine bir manda derisi kadar toprak bağışlanmasını ister. Dileği kabul edilir o da bir manda derisini ince ince kıyarak bir yumak oluşturur.Mağaranın  bulunduğu alanı bununla

Erzurum Köroğlu'nun Oltu Kolu'na ilişkin söylence

Erzurum Köroğlu'nun Oltu Kolu'na ilişkin söylence Köroğlu Silis tre'li Hasan Paşa yengisinden sonra Çamlıbel'e çekilmiş dinlenmektedir. Bir gün yaşlı bir adam ziyaretine gelir ve halkının baskı altında olduğunu ,haksızlığın ve zulmün hat safhaya ulaştığını söyler. Oltu Paşa'sı Kenan Sancaktar ve annesi Tamara yöreye kan kusturmaktadır. Köroğlu hemen Köse Kenan'ı oğlu Hasan Bey'i ve yüzelli keleşini Oltu'ya gönderir.Köse Kenan'ın tedbirsiz davranması sonunda esir olurlar.Hasan Bey'in tüm uyarmaları sonuçsuzdur. Köroğlu düşünde Hasan Bey'in güç durumda olduğunu görür.Ayvaz'ı Lelevütlü'yü alarak kır ata biner ve uçarak oltuya gelir.Oltu'daki tüm askerler Çamlıbel'e baskına gitmiştir.Bu nedenle adamlarını kolaylıkla kurtarır.Çamlıbel'i basmaya giden Oltu Paşası'nın ardına düşerler,yetişip onları bozguna uğratırlar.Aman dileyenleri ve kendilerine katılmak isteyenleri affederler. Sonunda Oltu Paşası Kenan Sanc

Denizli Merkezefendi söylencesi

Denizli Merkezefendi söylencesi Merkezefendi medrese de kızları ve erkekleri birlikte okuttuğu için Padişah'a şikayet edilir.Padişah'ta onu İstanbul'a çağırır.İstanbul'a geldiğinde Padişah'ı namaz kılarken bulur  ve ona selam verir ve bekler.Padişah selam verince "Namaz kılana  selam verilir mi? diye sorar.O da "Padişahım siz namazda sarayın tamirini düşünüyordunuz" der.Padişah şaşırır.Dediği doğrudur.Sınıra da "Siz kızlarla oğlanları birlikte okutuyormuşsunuz hiç ateşle barut bir arada  olur mu?"diye sorar.Merekzefendi kavuğunu çıkarır ve ateşle barutu göstererek "işte böyle durur" der.Padişah Merkezefendi den hoşlanmış ve onun keramet sahibi biri olduğunu anlamıştır.İstanbul'da kalmasını söyler o da kabul eder. Ahi Sinan'a ait söylence Denizlide çok zengin bir ağa vardır.Kapısına kim gelirse boş geri çevirmez.Ahi Sinan da ağanın yanına sığınmış bir yoksul kişidir.İyi huyu ve çalışkanlığı ile herkesi

İstinye

Karadenizde Balıkçılar

Boğazda bir gün