Giresun Giresun adasına ilişkin söylence
Giresun
Evliya Tepesine
ilişkin söylence
Büyük ihtimalle Çepni
Türklerinden kalma bir gelenek olarak anlatılan Söylenceye
göre; tepede bir ermişin mezarı vardır.
Tepe ismini bu Ermişin
mezarından almaktaymış. Buraya bir dileği olan gençler gelip
dilek tutarak bez parçaları bağlarlarmış. Kim bir dilek tutarak
ağacın dallarına bez bağlarsa ermiş kişinin vasıtası ile bu
dileği gerçekleşirmiş.
Gelenek günümüze kadar
hala devam etmektedir.
Gelin Kayası söylencesi
Giresun‘un merkezine yakın bir
mevkiide bulunan Mesudiye Köyü‘nün Taşhan
bölgesinde Kemaliye Yolu üzerinde bulunan Gelin
Kayası,inanılamayacak bir şekilde durmaktadır.
Metrelerce yükseklikte, bebeğini
sırtında taşıyan bir kadın görünümünde olan Gelin
Kayası, adını da bu benzerliğin getirdiği efsaneden alıyor;
Güzeller güzeli genç bir kız,
görücü usulü ile sevmediği bir erkek ile evlendirilmek
istenir. Anne ve babasına karşı çok saygılı olan iyi
kalpli kız buna itiraz edebilecek durumda değildir. İçten içe
köyün başka bir delikanlısı ile hayatını birleştirmek, onunla
evlenmek ister ama bunu bir türlü ailesi ile paylaşamaz kimselere anlatamazmış, biraz da babadan korkuyormuş. Tanımadığı,
sevmediği bir erkeğe verilmesine engel olamamış. Düğün tarihi
gelmiş çatmış ve nihayet koca evine gelin olarak yolcu edilmiş.
Gelin alayı önünde giden at üzerinde götürülürken içinden
Allah’a dua edip yalvarmış: “-Allah’ım, beni kötü koca
eline düşürme, taş et dondur” demiş. İyi kalpli gelinin duası
kabul olmuş ve gelin alayının önünde, at üstünde taş
oluvermiş.
Kaynak: http://www.giresunblog.com/gelin-kayasi-efsanesi/#ixzz4nUft3Rdz
Kaynak: http://www.giresunblog.com/gelin-kayasi-efsanesi/#ixzz4nUft3Rdz
Giresun adasına ilişkin söylence
İsrailoğuları
altından Hz.Yusuf' un bir heykelini yaparlar.Mısır'dan göç edip
Filistin'e vardıklarında , Musa'dan heykeli getirmesini isterler.Musa'da
bir mucize ile heykeli Filistin'e getirir.Burada Fenikelilerin eline
geçen heykel ,Kıbrıs'a götürülür.Yunanlılar heykeli buradan alarak
Olimpos dağına yerleştirirler.Pers İmparatoru Dara (Dareios) Anadolu ve
Yunanistan'ı ele geçirince bu heykeli Mısır'a geri verir.Bundan sonra
heykel yine Fenikelilerin eline geçer.Onlar da Aretias Adası'na
yerleştirilirler.Heykeli almak için Yunanlıların 40 kez adaya
saldırdıkları söylenir.
Farnakes
,Giresun'a egemen olunca ,heykeli adadan alarak kalede bir tapınağa
yerleştirir.Buraya Kufa kuyusu'ndan su bağlandığı ve kanalın Lonca'da
Meryemana Tapınağı'ndaki çeşmeye açıldığına inanılır.
Seyit Vakkas söylencesi
Seyit
Vakkas Peygamber soyundan gelmektedir.Söylenceye göre İslam Orduları
nın Giresun'u alması için bir fındık kabuğuyla denizleri aşarak
Giresun'a gelmiştir.Orduyu da günlerce bir fındık içi ile beslemiştir.
Tarihi
kaynaklarda Bu isimde birisinin Giresun'un Rum Pontus İmparatorluğundan
alınması sırasında bir çok yararlılıklar gösterdiği anlatılmaktadır.
Şebinkarahisar Kalesi'ne ilişkin söylence
Uzun
süre Şehrin kalesini kuşatıp teslim olmalarını bekleyen düşman
ordularını yanıltmak için kuşatma altında kalan kale komutanı,
kaledeki kireç taşlarının öğütülüp kaleden aşağı savrulmasını
ister.Dediği yapılır.Kale burçlarından savrulan beyaz tozları gören
düşman nedir diye araştırılmasını ister..Yapılan araştırmalarda kaleden
atılanların depolarda çürümeye yüztutmuş iaşeler olduğu söylenir.Bunun
üzerine düşman kuşatmayı kaldırır ve çekilir.
Sağrak Göl'e ilişkin söylence
Şebinkarahisar
kalesi üzerinde Sağrak Göl denilen bir göl vardır.Her gün çok güzel bir
kız,buraya su almaya gider.Bir gün ayağı kayar ve suya düşer, günlerce
aranır fakat bulunamaz.Yası tutulur,mevlitleri okunur.Ama bir kaç gün
sonra kaleden 1 km uzaklıkta ve 700 metre aşağıdaki Çatal Göl'den
sapasağlam çıkar.
Söylenceye göre kız o kadar güzeldir ki sular bile onu boğmaya kıyamamıştır.
Yaşmaklı ağaç söylencesi
Giresun'un
Tirebolu -Güce nahiyesinde söylenegelen efsaneye göre Her yazbaşı
havaların ısınmasıyla köylüler sürülerini eşyalarını alıp yaylalara
çıkarlar.Bu çıkışlar uzun sürdüğü için yollarda han adı verilen
konaklama yerleri vardır.Buralarda halk geceye kalınca konaklar
sabahleyin yola devam edermiş.Yine bir yaz başı köylüler yaylaya
çıkarken uzun yolda vakit geçer akşam olur bir handa mola verirler.Gece
herkes yatmaya çekilir ve istirahatını yapar.Sabah namaz vakti kadının
biri namaz kılmak için abdest almaya dışarı çıkar ve bütün ağaçların
secdeye kapanmış olduğunu görür. İçeriye girip haber verirse insanları
kaldırıncaya kadar secdenin biteceğini, anlatsa insanların
inanmayacağını düşünür ve aklına, başında bulunan yaşmağın bir ağacın
ulaşılamayacak en ince tepesine bağlanması gelir ve düşündüğünü yapar.
Sabahleyin
insanlara gördüklerini anlatır ama kimse inanmak istemez o da delil
olarak başındaki yaşmağı bağladığı ağacın tepesini gösterir.
Bundan sonra yörenin adı Yaşmaklı Ağaçbaşı olarak kalır.
Bundan sonra yörenin adı Yaşmaklı Ağaçbaşı olarak kalır.
Yorumlar
Yorum Gönder