İzmir Yedi uyurlar söylencesi

İzmir

Yedi uyurlar söylencesi

Anadolu'nun birçok yerinde anlatılan söylence İzmir yöresinde de yaygındır.Yapılan bir kısım araştırmalar Yedi Uyurlar gömüt'ünün Efes'te olduğu kanısını güçlendirmektedir.Selçuk (Ayasuluğ) halkı arasında söylenen Yedi Uyurlar Söylencesi'nde Efes yer adlarının geçmesi bunun bir kanıtı olarak nitelenir.

Olay Kuran da da anlatıldığı gibi yeni ortay çıkan Hristiyanlık'ı benimsedikleri için İmparatorun zulmünden kaçan yedi geçen ve köpekleri Kıtmir,bir mağaraya sığınırlar.İmparator Decius(249-251) döneminde mağaraya girip derin bir uykuya dalan bu yedi kişi ikiyüz yıl burada uyurlar.İmparator ll.Teodisus  döneminde uyandıklarında Hıristiyanlık resmi din olarak benimsenmiştir.

Yedi uyurlar Söylencesi'nin Selçuk'ta anlatılan biçimi şöyledir.Dakyanus adlı bir oduncu günün birinde yazılı bir taş bulur.Meraklanıp okuma yazma bilen birine bunu okutmak ister.Başvurduğu kasaba bakkalı,önce yazılanları açıklamak istemez.Taşı bulduğu yeri göstermesini ,tüm malını mülkünü kendisine vereceğini söyler.Dakyanus ısrar edince ,taşı bulduğu yeri kazınca üç küp altın bulacağını,zenginleşip kral olacağını hatta Tanrı'lığını ilan edeceğini açıklar.söylediklerinin tümü gerçekleşir.üç küp altını bulan oduncu parasının bir bölümüyle halka yardım ettiğinden kral seçilir.Zamanla öyle zengin ve güçlü kral olur ki büyüklenmeye ,kendini Tanrı yerine koymaya başlar.Zamanla vezirlerine de kendini Tanrı saymaları yönünde baskı yapar.Vezirler karşı çıkınca onları kovar.Onun zulmünden korkan altı vezir,kent dışına kaçarlar.şimdiki Kızlar cimnazı'nda (Kızıl Gedik) bir çobanla köpeğine rastlarlar.Çoban da onlara katılır ve birilikte  günümüzde ki Yedi Uyurlar Mağarası'na sığınırlar.Burada derin bir uykuya dalarlar.Uyandıklarında acıkmışlardır.Kente ekmek almaya gönderdikleri arkadaşları eski paralarla alışveriş,ş yapmaya kalkınca kralın huzuruna çıkarılır.Başlarından geçenleri anlatır.Kral mağarayı görmek ister.Ama mağaranın kapısı Tanrı'nın buyruğuyla kapanır ve bir daha hiç açılmaz.
Sonradan mağaranın yerini bir sığırtmaç bulur.Yedi Uyurların kaç yıl uyuduklarını da her yıl tüy değiştiren köpeğin üst üste duran tüylerinden anlaşılır.

Aç öldüren suyu söylencesi
Bir yıl Bergama da büyük bir kuraklık olur.Halk susuzluktan kırılır.Kral mühendislerini toplayıp Bergama 'ya su getirmenin yolarını arar.Madra dağında bol ve temiz bir su bulunur.Adı aç öldüren suyudur.Öyle bir sudur ki aç karnında içen ölür.
Kral bu suyun Bergama'ya getirilmesin emreder.Ama iş çok güçtür.mühendisler buna yanaşmaz.Çaresiz kalan kral suyu getirene kızını vereceğini söyler.Mühendislerden en genci cesaretlenip işe girişir.

Aradan yedi yıl geçer.Bir çok engel aşılmıştır,su birkaç ay sonra kente akacaktır.
Kralın kızı kale burcundan çalışmaları izlemektedir.Genç mühendiste bir uçurumun kıyısındadır.Birden kızı görür.Kendini yıllardır uğraştıran suya :"yedi yıl tam yedi yıldır didindirdin.şimdi bir köpek gibi ardımdan geliyorsun ",der.Su birden durur.Bir türlü uçurumun karşısına geçirilemez.
ümitsizliğe kapılan genç kendini uçuruma atar.Bunu duyan kralın kızı da bu acıya dayanamaz,kendini burçlardan aşağı bırakır.İkisi yan yana gömülür.Kızın baş ucuna ak erkeğin al bir gül fidanı dikilir.Bir süre sonra Bergama'ya getirilen su bu iki fidanı da sular.
Gelin taşı söylencesi

Bergama dikili arasında kaynarca denilen büyük bir bataklık vardır.İçinde yer yer su kaynakları fıkırdar.

Söylenceye göre burası zengin bir ülkedir.Ama insanları töre tanımaz olmuştur.Bir ermiş çıkagelir.Halka öğütler verir,doğru yola çağırır.Aldıran olmaz.Ermişte biri altın biri gümüş dolu iki kuyu arasında aç ve susuz hapsedilir.Haline acıyan bir genç kız ona su ve yiyecek getirir.

Günün birinde kızın düğünü olur. Kırk gün kırk gece süren düğünden sonra gelin ata biner ,alay yola çıkar.gelenek gereği gelin , ermişin hapsedildiği kuyular çevresinde üç kez dönecek ,kuyunun  suyunda üç kez içecektir.Kız tam suyu içerken ermişi görür.Ermiş arkalarına bakmadan kendisini izlemelerini söyler.Koşarak bir tepeye tırmanırlar.

Gelinle gelenlerden biri duyduğu acı çığlıklara dayanamaz,döner bakar ki tüm ülke sular altında evleri sular kara bir çamur kaplamış.Korkuyla haykırınca öbürleri de döner bakar ve hepsi taş kesilir.

Kurtarmak istediği kızın taş kesilmesine üzülen ermiş doruğa tırmanır ve oracıkta ölür.O zamandan beri de tepeye "Dede Tepesi " eteklerindeki sıra sıra taşlara da "Gelin taşı" denir.

Üç kardeş kanı söylencesi
Bergama'nın Kaplan Köyü'nden Dikili'ye inerken Büveller Köyü başında "üç kardeş kanı" denilen yerde bir tepecik üstünde insan biçiminde üç kaya vardır.Bu kayalar boğazı kesilmiş kanları akan insanlara benzemektedir.buna ilişkin söylence şöyledir.

Yörede yiğit mi yiğit üç kardeş vardır.Günün birinde Midilli Adası'ndan bir düşman saldırısı olur.Üç kardeş savaşarak düşmanın saldırısını durdurur.O sırada Kralın askerleri de yetişir.Düşman denize dökülür.Üç kardeşin savaşta gösterdikleri yararlılık dillere destan olur.Kal bundan hoşlanmaz.Halkın böylesine sevdiği bu üç kardeşin ,günün birinde yerine göz dikebileceğinden korkar.Öldürülmesine karar verir.Üç kardeş saygıyla kralın önünde eğilince üçünün de başı vurulur.Oldukları yerde öylece taş kesilirler.Boyunlarından akan kanlar taşlara da bulaşır.
Bu kayalara günümüzde üç kardeş kanı denmektedir.

Lokman Dede söylencesi
Lokman Dede Bergama'da yaşayan bir ermiş kişidir.Bergamalılar'ın kimi zaman Lokman dede kimi zaman da Kaf Dede'ye yordukları bir yağmur söylencesi vardır.Söylence ye göre:

Bergama da  kuraklık vardır.Ürünler susuzluktan kavrulmuş ,hayvanlar perişan olmuştur.Günün birinde Lokman Lokman Dede'ye giderler ve :"Dede senin duan kabul olur,gökyüzü kurudu,ekinler kavruldu,perişanız.himmet et de aracı ol.Hak yağmur versin..." derler.Dede cevap vermez.Hali vakti yerinde olanların biraz zeytinyağı göndermesini ister. Biriken yağları "yağ,yağ "diyerek yoksullara dağıtmaya başlar.O yağ dedikçe yağmur boşalır.Bu kez ortalığı sel basar.Bergamalılar "Dur de şu mübareğe" diye yalvarmaya başlar.Dede bu kez heybesine kuruyemiş doldurur..Nerede çocuk görse "yağma,yağma" diyerek onlara kuruyemiş dağıtır.O "yağma" dedikçe sular çekilir,ortalık günlük güneşlik olur.

Yorumlar

İstinye

Karadenizde Balıkçılar

Boğazda bir gün

Bu blogdaki popüler yayınlar

Isparta Gülcü Baba Söylencesi

Amasya Lokman Hekim Söylencesi

Gazi Antep Gazi Antep surlarına ilişkin söylence